BABAMA
Yaşarken, bana kuru nasihatlerle değil, bizzat
yaşayışı ile örnek olan,
Geçirdiği uzun hastalık dönemiyle, sağlığın
kıymetini en iyi anlatan,
Öldüğünde, onu, mezarına yerleştirirken, o küçücük,
nemli, ılık ve toprak kokan mezarı içinde, ona, son kez veda ederken,
Öyle sessiz, öyle soluksuz ve öyle soğukken bile
ten kafesi, tek kelime etmeden,
Bana en son dersini veren,
Sırtımı dayadığım dağım, gölgesinde kırk yıl
geçirdiğim ulu çınarım, sevgili babam.
Hayatın kısalığını, geçiciliğini, hayattayken, her
acının, her sıkıntının, her derdin, insanı ne kadar boş yere üzüp, ezdiğini,
İşte bu sebepten, bunları dert etmeden, hayatı
elimizden geldiğince dolu, dolu, sevgi ile dostluk ile muhabbetle, mutlu,
huzurlu, coşkulu, insanlığa ve kendine, yararlı uğraşlarla geçirmeyi,
Hayatı hak ettiği önemi ve anlamı vererek, Hayatın,
hızına, telaşlarına ve yalanlarına aldanmadan, hayata geliş amacının, farkına
vararak,
Farkında olarak ve elinden geliyorsa, olumlu
yönde, fark yaratarak, yaşamak gerektiğini,
Sessizce, hiç söz söylemeden, öğreten,
Her haliyle, her sözüyle, her davranışı ile ve
hatta ölümüyle bile, hayata ve ölüme dair bir şeyler öğrenmeme, vesile olan
insan, sevgili Babam, seni Ahrete yolcu edişimizin, 5. sene-i devriyesinde
sevgi ile saygı ile minnet ile özlemle anıyorum. Seni çok seviyorum babam. Nur
içinde yat, mekânın cennet olsun…
Mustafa Murat Güngör
10.11.2015
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder